Söz ve Dua
Bir öğretmen olarak Mus’ab Bin Ümeyr
Ailesi Müslüman olduğunu öğrendiklerinde onu karanlık bir mahzene hapsedip aç ve susuz bıraktılar. Fakat Musab artık bir Müslümandı ve iyi olanın doğru olanın bedelinin ne kadar ağır olacağını biliyordu. O yüzden yaşadığı zorlukların boyutu ne olursa olsun Allah için sabretti. Annesi İslam
Fatma Tuncer - Milli Gazete
Mus’ab B. Umeyr Ä°slami ilimlerin ilk tedrisat edildiÄŸi Erkam’ın evinde yetiÅŸen güzide sahabelerden biridir. Müslüman olduktan sonra ilmi alanında kendini yetiÅŸtirmiÅŸ ve bütün yaÅŸamını vahyin ışığı altında geçirmiÅŸtir.
Ailesi Müslüman olduÄŸunu öğrendiklerinde onu karanlık bir mahzene hapsedip aç ve susuz bıraktılar. Fakat Musab artık bir Müslümandı ve iyi olanın doÄŸru olanın bedelinin ne kadar ağır olacağını biliyordu. O yüzden yaÅŸadığı zorlukların boyutu ne olursa olsun Allah için sabretti. Annesi Ä°slam ’dan dönmesi için baskı yaptığında ona şöyle seslendi: “Bin tane canım olsa ve her gün birini Muhammed’in dininden dönmem için feda etsem de yine vazgeçmem”
Müslümanlar Mekke ’de ağır iÅŸkencelere maruz kalmaktaydılar. Resulullah onun hicret eden Müslümanlarla birlikte HabeÅŸistan’a gitmesine izin verdi.
Medine’de Sad bin Muaz ve Ãœseyd bin Hudayr henüz Müslüman olmamışlardı. Bir gün Musab insanlara Ä°slam’ı anlatırken Useyd elindeki mızrakla geldi ve buradan derhal ayrılın diye çıkıştı. Musab sakin bir üslupla onu ikna etti ve Kur’an-ı Kerim’den birkaç ayet okudu. Useyd’in dünyası bir anda deÄŸiÅŸmiÅŸti “bu ne kadar güzel bir ÅŸey” dedi ve ÅŸehadet getirip Müslüman oldu. Sonra Musab’a döndü ve “ben birini tanıyorum Ä°slam’ı ona da anlatın eÄŸer o Müslüman olursa beldede Müslüman olmayan kalmaz” dedi ve Evs kabilesi reisi Sad bin Muazı Musab’la tanıştırdı. Onun tebliÄŸi sonucunda Sad da Ä°slam’a tabi oldu ve geri döndüğünde kavmine Ä°slam’ı anlattı. Çok geçmeden Sad’ın kabilesi topluca Müslüman olmuÅŸtu. Bu durum Müslümanları fazlasıyla memnun etti.
Onların yaÅŸamları Kur’an ve sünnetten ibaretti. Sahabe Kur’an’ı zahiren okumakla yetinmezler onu yaÅŸamlarına taşırlar ve içselleÅŸtirirlerdi. O yüzden Resulullah ve onun takipçileri muhatapları üzerinde büyük bir tesir bırakmış ve onların hidayetine vesile olmuÅŸlardır.
Peki, bugün çevremizde kendilerini dava adamı olarak gören onlarca insan neredeyse vaktin tamamını nasihat ederek geçirirken ne oluyor da bu insanların ifadeleri kalplerde bir tesir bırakamıyor?
Sanırım bu sorunun tek bir cevabı var. Günümüz insanı bilgiye ulaşma hususunda bir sorun yaşamıyor, sorduğunuzda size ayetleri okuyor, hadislerden örnek verebiliyor. Fakat bildiği şeyleri yaşamına taşıyamıyor, İslami bir hayat nizamı haline getiremiyor. Söylemleri ile eylemleri arasındaki çelişkiyi gideremiyor, sadece konuşuyor ama konuştuklarını icraata dökemiyor. O yüzden bugün insanlar etkin bir dava adamı öncü olmayı başaramıyorlar.
Henüz yorum yapılmamış.